Bankacılık Bir Yanılsamaymış

Bankacılık Bir Yanılsamaymış
1 / 5 / 2011


Bankacılığın insanların gözündeki imajı nasıldır? Şık giyinen, saat 17.00’de şube kapanınca işi biten, haftasonu çalışmayan, iyi de para kazanan bir meslek grubu. Yeni mezunlar bir bankaya kapak atıp modern binalarda çalışmanın hayalini kurarlar. Fakat banka çalışanlarının anlattıklarına bakılırsa durum hiç de dışarıdan göründüğü gibi değil.

Başta şubelerde olmak üzere banka çalışanları son 5 yılda ve bilhassa son 1.5 yılda aşırı hedef baskısının altında eziliyorlar. O kadar ki şubede herkesten hatta güvenlikçilerden bile satış yapması bekleniyor. 21.00’den önce işten çıkamıyor, öğle yemeği yiyemiyorlar. Geçtiğimiz hafta Banka-Sigorta İşçileri Sendikası (BASİSEN) bir ilan yayınlayıp ilgili kurumları göreve çağırdı.

Son yıllarda başta şubelerde olmak üzere banka çalışanlarının tamamı aşırı hedef baskısından şikayetçi. Çalışanlara her sene ulaşılması neredeyse imkansız yıllık hedefler veriliyor. Bu yıl 100 birim satacakın deniyor, yerine getirirsen bir sonraki yıl bu sayı 200 birime çıkıyor.
Fazla mesaiye kalıp, canla başla çalışan, sürekli tepeden gelen baskılar altında ezilen çalışanlar, son 1.5 yıldır çok mutsuz.

Yeni mezun bankacı U.Ö., “Bankacılık yanılsamaymış. Oysaki mesleğin dışarıdaki algısı farklı. Bankacı deyince akla şık giyinen, iyi para kazanan, 9-5 çalışan kişiler gelir ama gün içinde inanılmaz baskılarla mücadele edersiniz, saat 21’den önce işten çıkamazsın. İş çıkışı arkadaşlarınızla randevulaşmak mümkün değildir, ne böyle bir zamanınız vardır, ne de fiziken ve ruhen buna gücünüz vardır” diyor.

Banka-Sigorta İşçileri Sendikası (BASİSEN) 20 Nisan’da Hürriyet, Cumhuriyet, Habertürk’te bir ilan yayımladı. Banka çalışanları üzerindeki aşırı hedef baskısına, mesai saatlerinin belirsizliğine, öğle izinlerinin kaldırılmasına dikkat çeken ilanda, Türkiye Bankalar Birliği, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı göreve çağrılıyordu. BASİSEN Genel Başkanı Metin Tiryakioğlu, “Hedef baskısı dünya sendikacılarının en çok şikayetçi olduğu konu. Avrupa’da da çok yaygın ama çalışma saatleri içinde. Bizim ülkemizde ise çok acımasız bir şekilde yapılıyor. Bu tamamıyla banka işverenlerinin gözlerini kâr hırsının bürümüş olmasından kaynaklı, kârdan başka bir şey düşünmüyorlar. Kâr elde edebilmek için ürün sat da nasıl satarsan sat. Bana günde 10 bin liralık kâr getiren iş bul, nasıl bulursan bul, böyle hedefler veriliyor. Bu çalışanların psikolojisini korkunç şekilde bozuyor. Hedefi tutturamadığınızda terfi edemiyorsunuz. Hedef sistemi ile yükselmek köleliktir” diyor.

Güvenlik görevlisinden satış yapması bekleniyor
Bankada hedefler genel müdürden bölge müdürlerine, oradan şube müdürlerine oradan da şube çalışanlarına yansıyor. Dolayısıyla baskının şiddeti altlara indikçe git gide artıyor. Yatarken, yemek yerken, tatil gününüzde hep bu tutturmak zorunda olduğunuz hedefleri düşünüyorsunuz. Artık eskisi gibi sadece satış ekibinden satış yapması da beklenmiyor. Şubede operasyonda görevli kişiden de veznedeki personelden de satış yapması bekleniyor. Tiryakioğlu, güvenlikçilerden bile satış yapılmasının beklendiğini söylüyor: “Şimdi bankadaki güvenlik sorumlusuna ‘sen de satacaksın’ diyorlar, haftasonu kıraaathaneye gittiğinde kredi kartı sat, poliçe sat, sat da ne satarsan sat. Bu kâr açlığıdır, 1860’ların vahşi kapitalizmidir.”

Mevzuat dışı işlemler yapılıyor
Tiryakioğlu bu baskıların çalışanları mevzuat dışı işlemler yapmaya yönelttiğini de söylüyor: “Bu yarış 2000’li yıllardaki finans krizine sürükler bankacıları. O zaman da bankalar kârlı olmamasına rağmen kendilerini kârlı gösterdiler, faizlerle oynayarak, müşteriyi kandırarak bir yerlere gelmeye çalıştılar ama sonuçta 2001 krizi patlak verdi. Kontrol de yoktu o zaman, şimdi ise BDDK’yı dolambaçlı yollardan aşmaya çalışıyorlar. Dolambaçlı yolların en büyüğü de çalışanlara baskı yaparak mevzuat dışı işlem yaptırıyorlar. Mesela müşterinin haberi olmadan hesabından emeklilik poliçesi almak gibi. Yakalandığı zaman da o talimatı verenler ‘bizim haberimiz yok’ diyor. Bu olayın boyutları büyükse hemen savcılığa intikal ediyor, işin ucu tepelere kadar çıkıyor.”

Akşam 6’da işten çıkmak ayıp hale geldi
Daha kârlı olabilmek için bankaların gittiği bir diğer yolda istihdamı daraltma. Az istihdamla, daha çok satış baskısıyla iş hacmi artıyor. Bu durumda saat 21.00’e kadar mesaiye kalmak, haftasonu çalışmak kaçınılmaz oluyor.
15 yıllık bankacı B.K., “Öğle tatillerini kaldırdılar. Akşam 18.00’de işten çıkmayı ayıp hale getirdiler. Eğer 18.00’de çıkmak durumundaysan utana sıkıla, hastalık izni ister gibi izin istiyorsun. Bu şekilde hissetmenizi, sanki bunlar normalmiş gibi görmenizi sağlıyorlar” diyor.

Antidepresan kullanımı ve boşanmalar çok yaygın
Tiryakioğlu, Türkiye’de banka çalışanlarının yüzde 70’inin antidepresan kullandığını söylüyor: “Şu anda bankacılık sektöründe evlilikleri sona eren çiftler günden güne artıyor, anne, baba çocuğunu göremiyor. Saat 22.00’de, 22.30’da eve geliyor. Akşam 9’da çıkacağı zaman, müdür bey ‘nereye gidiyorsun’ diyor, işim bitti cevabını alınca ‘al şu listeyi müşteriye telefon aç’ diyor. Saat 22.00’de müşteriye telefon açıyor, müşteri de telefonu kapatıyor.”

Birçok kişi şube kapandıktan sonra bankacıların da işlerinin bittiğini sanır. Oysaki şube kapanınca bankacıların müşterilerle yapılan işlemleri biter. Banka kapandıktan sonra ise şubenin günlük işleri toparlanır, bireysel ve ticari talepler, telefonla satışlar başlar, firma analizleri, kredi çalışmaları gibi işlemler yapılır. Şube toplantısı, randevuların ayarlanması, satış görüşmesi hazırlıkları da mesai saati sonunda yapılır.

Modern köleler
Krizden sonra ise göz korkutmalar başlamış, sürekli ‘dışarıda bir sürü kişi var, memnun değilsen çeker gidersin’ tarzında söylemler başlamış. Çalışanlar bu sektörün çok vefasız olmasından yakınıyor. 8 yıllık bankacı E.S. “Çalışanların hiç kıymeti bilinmiyor bu sektörde, kimse de umursamıyor. Eskiden bankalar vefalıydı. Eğer ki kendi istemiş oldukları seviyede değilsen çalışanı rahatlıkla çıkarabiliyorlar. 18. yüzyıldaki kadın ve çocuk işçilerin modern haliyiz” diyerek anlatıyor durumu.

Bankacının bir günü var: 31 Aralık
Bankacıların en çok şikayet ettikleri bir diğer problem de doğal olarak iş-özel yaşam dengesini tutturamama. Uzayıp giden mesailerin ardından, gördüğü baskılardan posası çıkmış bir halde İstanbul trafiğinde evine giden çalışan kendisinde ancak yemek yiyip, yatağa gidecek gücü buluyor. Meslekte 12. yılını dolduran T.D. “Bankacının 1 günü vardır, o da 31 Aralık. Sana 1 Ocak’ta verilen hedefler 31 Aralık günü bitmiştir. Ne kadarını tutturdun, ne kadarını tutturamadın hiç önemli değil. Hedef baskısı yaşamadığın tek gün, 31 Aralık” diyerek özetliyor hisettikleri baskıyı.

Bankalar müşteri değil satış odaklı
HRM Danışmanlık Kurucu Ortağı Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, “Günümüzde bankacılık sistemi müşteri odaklılık yerine daha satış odaklı bir yaklaşımı benimsiyor. Bu da çalışanların performansının hedeflerle ölçümlenmesini beraberinde getiriyor. Genellikle sabit maaşlarda düşük ücret politikasının benimsenmesi ve hedeflere göre prim verilmesi, çalışma saatlerinin uzun olması, şubecilikte farklı ve zor müşteri profilleri ile iletişim halinde olunması, banka çalışanlarının mesleğin ‘zor tarafları’ olarak nitelendirdikleri konular” diyor.

Nazlıaka diğer taraftan bankacılığın, rekabet yoğun olmakla birlikte gelişim alanlarının, fırsatların ve kariyer yollarının çok çeşitli olduğu bir sektör olduğunu da ekliyor: “Finans sektörünün devamlılık arz eden ve gelişen yapısı, bankacılığın güvenilir ve yoğun istihdam yaratan bir iş alanı olarak değerlendirilmesini sağlıyor.”

Nitekim bankacılık sektörü özellikle son dönemde gençler arasında çok popüler, üniversite öğrencilerinin tercih ettiği sektörler arasında en başlarda geliyor.

44 bankadan 7’si örgütlü
BASİSEN’den alınan bilgiye göre banka ve sigorta çalışanlarının sadece üçte biri (yaklaşık yüzde 35’i) sendikalı. 44 bankanın sadece 7’sinde sendikal örgütlülük var. Türkiye İş Bankası, Yapı Kredi, Arap&Türk Bankası, Bank Mellat ve Şekerbank çalışanları BASİSEN’de, Vakıfbank çalışanları BASS’ta, Akbank çalışanları ise BANKSİS’te örgütlü bulunuyor. BASS ve BANKSİS daha çok işyeri sendikası niteliğinde, sektördeki diğer sendikalar BANK-Sİ-SEN ve BANK-SEN ise yüzde 10 olan işkolu barajının atında kaldığı için toplu iş sözleşmesi yapma yetkileri yok.

38 bine yakın üyesi olan BASİSEN sektörün en fazla üyeye sahip olan sendikası. BASİSEN’in toplu iş sözleşmesi yetkisine sahip olabilmesi için o şirketin yarıdan 1 fazlasının (yüzde 50+1’nin) örgütlenmesi gerekiyor. BASİSEN Genel Başkanı Metin Tiryakioğlu, “Diğer türlü işverenin duyması halinde o arkadaşımıza çok acımasızca davranıyorlar ve iş akitlerini feshediyorlar. O nedenle yüzde 50+1 çoğunluğunu sağlamak gerekiyor. Avrupa’da sendikalaşma çok yaygın ama Türkiye’de yok. Yabancı bankaların kendi ülkelerinde sendika var ama Türkiye’ye gelince yok. Örgütsüz bankaların sektörümüzde haksız rekabet yarattıklarını Rekabet Kurumu’na da bildirdik, cevap alamadık” diyor.

Tiryakioğlu, cumartesi günü veya öğle tatilinde çalışma gündeme geldiğinde bunu engellediklerini ama örgütsüz bankalar öğle vakti çalışmaya başlayınca sendikalı bankaların da “Bizim günahımız ne?” dediklerini söylüyor. Şu anda bankalarda öğle yemeklerinin dönüşümlü yendiğini söyleyen Tiryakioğlu, bazı bankalarda çalışanların simit almaya bile vakit bulamadıklarını söylüyor.

Teşmil için Hükümetten cevap bekliyorlar
BASİSEN, Bakanlar Kurulu nezdinde sektörün tamamı için teşmil talebinde bulunmuş ve bu konuda hükümetten cevap bekliyor. Teşmil, herhangi bir işkolunda en çok üyesi olan sendikanın yaptığı toplu iş sözleşmesinin sendikalı olmayan işyerine de Bakanlar Kurulu kararıyla uygulanması anlamına geliyor. Metin Tiryakioğlu, eğer teşmil uygulanırsa çalışma saatlerinin, haftasonu çalışma sürelerinin, mesai ödemelerinin bir kural altına alınacağını, bugünkü hedef baskısının bir nebze de olsa azalacağını söylüyor.

180 bin çalışan var
Türkiye Bankalar Birliği’nin Mart 2011 rakamlarına göre Türkiye’de katılım bankaları hariç 44 banka ve 9.581 şube var. Toplam çalışan sayısı ise 180.038. Çalışanların yüzde 50’si kadın. Bankacılık çalışanlarının çok büyük kısmı üniversite mezunu, lise mezunları ise çok önceden bu sektöre adım atanlar. Şu anda bankalarda çalışmak için üniversite mezunu olmak şart.

1 Mayıs 2011 Hürriyet İ.K.