İşsizlik En Çok Kimleri Vurdu

İşsizlik En Çok Kimleri Vurdu
1 / 5 / 2009


Yaşadığımız global kriz, 2001 yılındakinden çok farklı. İşsizlerin profili tamamen farklı bir tablo çiziyor. Son bir yılda en az 1 milyon 250 bin kişinin işsiz kaldığı tahmin ediliyor. İşini kaybedenler arasında üst düzey yöneticilerin oranı sadece yüzde 1’lerde. Orta düzeyde kan kaybı daha yeni başlıyor. Çünkü bu krizde şirketler, üst ve orta düzey yöneticilerle anlaşarak onların primlerinden ve yan haklarından kısıntı yaptı. Şirketler, bu şekilde üst ve orta kademede kayıpları minimumda tuttu. Bu krizde en çok yara alanlar ise satış ve pazarlama departmanlarında çalışanlar ve üretimdeki niteliksiz işçiler oldu.

Geçtiğimiz yılın yaz aylarında hissedilmeye başlayan küresel kriz, pek çok insanı işsiz bıraktı. Uluslararası finans devlerinin ardı ardına çöküşüyle gelişmiş ülkeler darboğaza girince sıkışan ihracat ve üretim yüzünden çok büyük bir kesim işini kaybetti. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ocak 2009 verilerine göre Türkiye’deki toplam işsiz sayısı rekor kırarak 3 milyon 650 bin kişiye ulaştı. Sadece son 1 yılda işsiz kalan kişi sayısındaki artış 1 milyon 59 bini buldu. Ancak TÜİK rakamları işsizliğin tavan yaptığı aylardan şubatta işsiz ordusuna katılanları kapsamıyor. Fakat bu dönemin de hesaba katılmasıyla son bir yılda en az 1 milyon 250 bin kişinin işsiz kaldığı tahmin ediliyor.
Anadolu Üniversitesi Öğretim Üyesi Naci Gündoğan, “Sanayi üretiminde yaşanan dramatik düşüş 2009’un ilk çeyreğinde de sürerse ki maalesef öyle görünüyor, son bir yılda işsizler ordusuna katılanların sayısı 1 milyonu fazlasıyla aşacak” diyor. Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof Dr. Seyfettin Gürsel de şubat ayı verileri ile işsizlik rakamının daha da tırmanacağını belirtiyor.
Kriz ve işsizlik Türkiye ekonomisinin uzak olduğu kavramlar değil tabii ki… Ama bu sefer küresel kriz, Türkiye’nin lokomotif sektörlerini yaralayarak derinleşmeye, ekonominin can damarlarında işsizler yaratarak büyümeye devam ediyor. Tam da bu noktada, hangi sektörlerde hangi pozisyonların işsiz kaldığı, hangi departmanların daha ciddi yara aldığı önem taşıyor.

DARALMA ÜRETİMDEN BAŞLADI

Bu kriz, 2001 krizinden çok farklı gelişiyor. Özellikle işsizlerin profiline baktığımızda, bu fark iyice gözle görülür hale geliyor. Michigan Üniversitesi misafir öğretim üyesi Prof. Dr. İnsan Tunalı’nın da değindiği gibi 2001 krizi banka- finans bir ayıklamayı beraberinde getirdi. Oysa son global kriz, özellikle dış pazarda iş yapan ihracat odaklı otomotiv, beyaz eşya, mobilya ve tekstil sektörlerini yaraladı. Bu sektörlerde de ilk olarak üretim alanında çalışan mavi yakalılar ve onların şefi konumundaki alt düzey yöneticiler işsiz kalarak krizden nasibini aldı. Human Resources Management kurucu ortaklarından Aylin Coşkunoğlu Nazlıaka, ” Bu krizde firmalar çok hızlı bir küçülme politikası gerçekleştirdi. Mavi yakalı çalışanların 3’te 1’ini işten çıkardı” diyor. Mavi yaka ve alt kademe çalışanların yoğun olarak işten çıkarılması nedeniyle onların bir üstünde yer alan şef, hatta yöneticisi gibi “ikinci-üçüncü kademe yönetici” düzeyinde de yoğun bir işten çıkarma var.” dedi. İşsiz kalanların yüzde 13’ünün yani 160 binin üstünde kişinin bu tip birinci kademe yöneticiler olduğu tahmin ediliyor.
Sektör yetkilileri de, verdikleri rakamlarla Nazlıaka’yı doğruluyor. TEKSİF (Türkiye Tekstil Örme ve Giyim Sanayi İşçileri Sendikası) Genel Başkanı Nazmi Irgat, resmi verilere göre tekstil alanında kayıt dışı etkisiyle özellikle de atölye tipi yerlerden 200 bin kişinin işini kaybettiğini açıklıyor. Irgat’a göre bu rakamın ancak yüzde 10’unu alt ve orta düzey yöneticiler oluşturuyor. Türkiye’nin büyük bir otomotiv şirketinin insan kaynakları yöneticisi de “Otomotivde, şu an üretim daralması sebebiyle işten çıkarılan nüfusun büyük kısmını, yüzde 90- 95’ini mavi yakalılar oluşturuyor” diyor. Ancak istihdam daralması sadece üretimle sınırlı kalmıyor.

SATIŞ ve PAZARLAMAYI ETKİLEDİ

Otomotiv sektöründe işsizlik hesabı yaparken bayi teşkilatını da hesaba katmak gerekiyor. Türkiye’de 1.500’ü yetkili toplam 4 bin otomotiv bayisi bulunuyor. Bu bayilerde çalışan kişi sayısı 100 bin kişi olarak hesaplanıyor. İşte kriz, aynı mavi yakalıya yaptığı gibi bu alandaki çalışanları da vuruyor. Hem de bu sefer işçi tarafında değil satış ve pazarlama departmanında çalışanları hedef alıyor.
Ege Otomotiv Derneği (EGOD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İduğ, ÖTV indirimi öncesi 300’den fazla bayinin krizden dolayı kapandığını dile getiriyor. “ÖTV indirimi öncesi yeni otomotiv satılmıyordu, bildiğiniz gibi ciddi bir dtok oluşmuştu. Bu da satış ve pazarlama departmanlarında istihdam daralmasına neden oldu” diyen İduğ’a göre bu alanda yüzde 80’i satış ve pazarlamadan olmak üzere 35 bine yakın kişi işini kaybetmiş durumda.
Aynı şekilde işler iyiyken çok sayıda kişiyle satış ve pazarlama departmanlarına yüklenen şirketler de ilk etapta bu noktada bu noktalarda işten çıkarmaya gidiyor. Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği Başkanı Murat Önay, 120 bin kişilik sektörde çıkışların, üretimin ardından satış ve pazarlama departmanlarında gerçekleştiğini vurguluyor. İnsan Kaynakları şirketi My Executive’in kurucusu Müge Yalçın da, “Satış ve pazarlama bu krizden çabuk etkileniyor. Bayi sistemleri ya da mağaza sistemi ile büyüyen sektörlerde, ilk gözden çıkarılan satış ve pazarlama oluyor.”

ORTA SEVİYEDEKİ DARBE

Geçtiğimiz aralık ve ocak aylarında yapılan bir araştırma işini kaybetmekten en çok korkan beyaz yaka pozisyonlarını da sırasıyla şef- müdür konumundaki orta kademe yöneticiler, yeni mezunlar ve işe yeni başlayanlar olarak açıklıyor.
Prometheus Danışmanlık şirketinin farklı sektörlerde 180 şirketten beyaz yakalılarla yaptığı bu araştırmaya göre işini kaybetmekten en çok korkan beyaz yakalılar sırasıyla satış pazarlama, üretim, ithalat ve ihracat departmanlarında çalışıyor.
Kriz dönemlerinde hızla toparlanmaya ve önlemler almaya giden şirketler, çoğu zaman yakın departmanları tek yönetici altında birleştiriyor. Söz konusu holdingler ise benzer alanlardaki şirketleri tek bünye altında topluyor. Bu durumda da departman müdürleri işsiz kalıyor. Doğtaş Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, “Böyle dönemlerde biz departmanları birleştirmeye gidiyoruz. Hayati bir bölüm değilse iptal ediyoruz. Örneğin kriz nedeniyle organizasyon geliştirme, denetim ve hukuk departmanlarını iptal ettik, bu hizmetleri outsource edeceğiz” diyor.
Fortune Danışmanlık Genel Müdürü Ayşen Arıduru, kriz döneminde yüksek maliyetli orta düzey yöneticilerin şirket içinde organizasyonel yedeği varsa bu kişilerin işine son verildiğini belirtiyor. İnsan kaynakları uzmanları, orta pozisyonlardaki bu değişimin daha çok Anadolu’daki hızlı büyümüş orta ve büyük ölçekli şirketlerde görüldüğüne dikkat çekiyor. Renault örneğinde görüldüğü gibi bazı büyük şirketler Ar- Ge yatırımlarından feragat ederek, bu departman çalışanlarını çıkarıyor ya da bu alanda küçülme kararı alıyor.

YENİ BAŞLAYANLARI VURDU

İşsizlik dalgasının bu kez ilk vurduğu kitle işe yeni başlayanlar ve yeni mezunlar oldu. Prometheus Danışmanlık Genel Müdürü Yücel Atış’a göre beyaz yakalılar içinde işten çıkarmaların yüzde 20’si ya yeni işe alınan ya da MT olarak çalışan kesimden geliyor. “Son giren ilk çıkar” mantığı ile işe yeni başlayanlar insan kaynaklarının ilk gözden çıkardığı kişiler oluyor.
Fortune Danışmanlık Genel Müdürü Ayşen Arıduru da aynı fikri paylaşıyor: “Alt düzeyde eleman çıkarma oranı daha fazla. Destek rollerde bulunan kişilerin riski daha yüksek. Yeni mezun veya MT’lerde işten çıkarmalar daha gündemde.” Zaten TÜİK verileri de gençlerde işsizlik açısından durumun vehametini ortaya koyuyor.: Ocak 2009 verilerine göre gençlerde işsizlik oranı yüzde 28, yani 4 gençten biri işsiz durumda. Müge Yalçın da şirketler bu konudan ders alma konusunda uyarıyor: “Yeni mezun, MT ve az deneyimli kadrolarda ciddi bir işten çıkarma var. Oysa krizin ardından büyüme dönemine girildiğinde yetişmiş eleman açığı oluşuyor. 2001 krizi sonrası şirketler özellikle finans alanında yetişmiş insan bulmakta çok zorlanmıştı” diyor.
Şirketler ise bu dönemde yeni işe aldıkları elemanları işten çıkardıklarında yüklü tazminatlar ödemekten kurtulmuş oluyor. Bu dönemde eğitim verdiği, yatırım yaptığı değerli, deneyimli uzmanlar yerine işe aldığı personeli çıkarmayı tercih ediyorlar.

ÜST DÜZEY NE OLACAK?

Şu an krizde en güçlü konuma sahip olanlar üst düzey yöneticiler. CEO, genel müdür ve yardımcılarında işsiz kalma oranının yüzde 1 gibi çok düşük oranlarda seyrettiği tahmin ediliyor. Ekonomist Mustafa Sönmez, yaşadığımız krizin 2001 yılındaki gibi birden çöküş getirmediğini ve adım adım ilerleyeceğini öngörüyor. Sönmez’e göre şirketler şu anda kemer sıkmak adına üst düzey kademelerde ücretleri gözden geçiriyor. Bunun en güzel örneği geçtiğimiz yıl Koç Holding’de yaşandı. Koç Holding yönetim kadrosundakiler, 2009 yılında zam almayalım önerisinde bulundu. Bu yaklaşımı büyük sağduyu olarak niteleyen Dr. Bülent Bulgurlu da, “Bu sıkıntılı dönemde, çalışanların ve işverenlerin sağduyulu ve uzlaşmacı bir yaklaşımla birlikte bulunacakları çözümleri çok önemsiyorum. Zira, zaman el birliği ile sorunları çözme zamanı” diye konuşuyor.
Ancak kriz derinleşirse maliyet çemberi giderek daralacağı için daha radikal önlemler almak gerekecek. Bu durumda ilk yara alan sektörler olmak üzere ilerleyen zamanda reklam ve medyada üst düzeyde işten çıkarmalar bekleniyor. Bir de şu an sağlam duran finansın daha ileride kredilerin dönmemesi durumunda zor günler geçirmesi ihtimali olabilir. Sönmez, “Bankaların hane halkına açtıkları krediler yüzde 30 dolayında, burda risk artıyor. Ayrıca sendikasyon kredilerinde ödeme sorunu olursa finans su almaya başlar” diyor. Bu da daha çok beyaz yakalının işini kaybedeceğini gösteriyor. Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Aslanoğlu, “Yöneticiler bu kez işsizlikten en az etkilenen grup ama büyüme döneminin başlaması gecikirse, işsizlik dalgası yöneticilere de sıçrayacak” diyor.

500 BİN YENİ İŞSİZ Mİ?

Tüm uzmanlar, işsizliğin bu yılsonuna dek artmaya devam edeceği konusunda hemfikir. Seyfettin Gürsel, yıl sonunda tarım dışı işsizlik rakamının 4 milyonun üzerine çıkacağını düşünüyor ve “O kadar güçlü bir işsizlik dinamiği var ki belli rakamlar yaz aylarında mevsimsel etkilerle yavaşlar ama sonuçta yıl sonunda 2008’e kıyasla 1,5 milyon kişinin üstünde işsiz olacak” diyor. Bu da en az 500 bin yeni işsiz anlamına geliyor.
İşsizlik oranındaki dramatik yükseliş, İŞKUR’a son bir yıl içinde işsizlik ödeneği için başvuranlardaki artıştan anlaşılıyor. Naci Gündoğan, işsizliğin tavan yaptığı Şubat 2009’da 282 bin kişinin İŞKUR’a başvurduğuna dikkat çekerek, “Şubat 2006 ile 2008 arasında İŞKUR’a her ay ortalama 100 bin kişi işsizlik ödeneğinden yararlanmak için başvuruyordu. Sonuç olarak işsizlikte 2009 Şubat ayında da negatif bir tablo bekleniyor.
2001 krizi sonrası yaptıkları bir araştırmayla Türkiye’de, işsizlik oranındaki artışın durulması için gereken sürenin 3 çeyrek yani 9 ay olduğunu belirten Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Ancak bu kez durum daha kötü. Çünkü reel sektör derin bir yara aldı. Etkinin çok daha uzun süreceğini tahmin etmek zor değil” şeklinde konuşuyor.
“İşsizlikten bütün sosyo- ekonomik grupların etkileneceğini söylemek zor olmaz” diyen Ulusoy, “işsizlik oranı iyi eğitimli kesimde zaten yüksekti, bu kesim işsizlikten daha çok etkilenecek” tahmininde bulunuyor.

İKİNCİ DALGA NEREDEN GELECEK?

Yıl sonuna dek işsiz kalması beklenen 500 bin kişinin hangi sektörlerden ve pozisyonlardan olacağı da tartışma konusu. İşsizlikte ikinci dalganın hangi sektörleri vuracağına yönelik çeşitli tahminler var. Aslında şu anda işsizlik, hükümetin getirdiği kısa çalışma ödeneğiyle baskı altında tutuluyor. ÖTV indirimiyle canlanan otomotiv sektöründe sular biraz duruldu gibi.

Aynı durum, demir çelik, beyaz eşya, mobilya sektörleri için de geçerli. Ekonomist Sönmez, “Şu an geçici tatil ve ücretsiz izin veriyorlar. Ama bu yıl için Pazar açılımı görülmüyor, yeni işten çıkarmalar olacaktır” diyor. İşsizliğin artışının hanehalkı gelirlerini düşürmesi nedeniyle perakendede de bir istihdam daralması bekleniyor. Erhan Aslanoğlu bu sektörler arasına yılın ikinci yarısından sonra finansın da katılabileceği uyarısında bulunuyor. Krizden en az etkilenecek olanlara bakıldığında da sektör olarak enerji, telekomünikasyon, hızlı tüketim ve savunma sanayinde çalışanlar kendilerini biraz daha güvence altında hissediyor. Prometheus Danışmanlık Genel Müdürü Yücel atış da yaptıkları araştırmaya göre işini kaybetmekten en az korkan beyaz yaka çalışanların telekom, hızlı tüketim, gıda, ilaç, finans ve turizm alanlarında olduğunu açıklıyor.

Mayıs 2009 Capital